Barış
19 yaşında bir hukuk öğrencisi olan Barış, günümüzde maddi durumu ve sosyal statüsü iyi olan hemen her ailenin çocuğu gibi klasik proje çocuklarından biridir. Hep en iyi okullarda okumuş, tüm öğrencilik hayatı bu okulları kazanmaya çalışmakla geçmiştir. Ailesi tarafından her alanda donanımlı olacak şekilde yetiştirilmiştir. 2 dil bilir, iki müzik aleti çalar. İlk ve ortaokul yıllarında tiyatro kollarında yer alır, lisede basketbol oynar… Bütün bunlar yetmiyormuş gibi hem iyi bir yüzücüdür hem de halen eskrim, piyano ve okçuluk kurslarına devam eder.
Barış üniversiteye kadar anne babasının şekillendirdiği bu hayatı sürse, ailesinin olmasını istediği genç adam olma yolunda harfiyen ilerlese de aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildir!!! Çünkü Barış istemi dışında programlanmış bütün bu hayatında hep bir çıkış noktası aramış ve sonunda çıkışı ailesinin asla onaylamayacağını bildiği hız tutkusunda bulmuştur…
Üniversiteye başladığında girdiği rahat ortam ve ailesinin nispeten azalan baskısı hız tutkusunu tatmin edeceği ortamlara daha rahat girmesine sebep olur. Barış üniversitede tanıştığı insanlarla motosiklet yarışlarına başlar. Oysa bu yarışlar hayatının hiç beklemediği şekilde değişmesine sebep olacaktır…
Gülşen
Adil babanın 18 yaşındaki kızı Gülşen ikinci kez girdiği üniversite sınavının sonuçlarını beklemektedir… Gülşen çiftlikte büyümüş, atlara ve at binmeye yabancı olmayan zeki, sevimli ve güzel bir kızdır. Babası gibi atları çok sevdiği için, okuldan kalan tüm zamanlarını ve yaz tatillerinin tamamını çiftlikte geçirmektedir…
Gülşen de Adil Baba gibi hali vakti yerinde bir babanın çocuğu olmasına rağmen Barış’ın aksine hayatın gerçeklerinin daha çok farkındadır… Annesiz yetişmiş olmanın da kendisine verdiği erken yaşta gelen olgunluk Barış’ı zengin ve züppe bir cadde çocuğu olarak görerek hafife almasına neden olur… Oysa Barış dış görünümünün altındaki gizli yönleriyle Gülşen’i şaşırtmakta geç kalmayacak, ikilinin bitmek tükenmek bilmeyen kavga ve çekişmeleri yerini zamanla çok farklı bir ilişkiye bırakacaktır
Cemal
İki büyük holdingin hukuksal işlerini yürüten oldukça ünlü ve başarılı bir ticaret avukatı olan Cemal, İstanbul’un lüks bir semtinde büyük bir hukuk bürosuna sahiptir…
Cemal, köyde doğup büyümüş ve hukuk fakültesini zorluklarla okuyup bitirmiş, olmasına rağmen kökten İstanbullu olan eşi Saliha ile de hukuk fakültesinde tanışmış, birlikte tırnaklarıyla kazıyarak çocukları ve kendi gelecekleri için mükemmel bir hayat kurmaya çalışmışlardır.
Ancak Cemal’in hayata olan biraz kavruk ve Anadolulu bakışı, Saliha’nın bakış açısından çok farklı olduğu için zamanla birçok konuda çatışmaya başlamışlar, bu çatışmaların en büyük odağı da Barış’ın yetiştirilme tarzı olmuştur… Saliha’ya göre Barış hayata hazır olmalı, hatta 1-0 önde başlamalıdır. Cemal ise, bunun tecrübeyle mümkün olduğunu, Barış’ın hayata ne bir robot gibi duygusuz ne de pohpohlanarak değil biraz törpülenerek ve insan yanını unutmayarak hazırlanması gerektiğini düşünmektedir.
Adil Baba
Gülşen’in babası ve çiftliğin sahibi olan Adil 50’li yaşlara yaklaşmış, yorucu bir şehir ve çalışma hayatından “huzur” isteğiyle babasından kendisine kalan at çiftliğine kaçmıştır. Çocukluğundan beri iyi eğitim almış olan Adil, çiftliğe yerleştikten sonra da kendini eğitmekten vazgeçmemiş, atlardan kalan zamanını kitaplarla doldurmuştur.
Olaylara farklı yaklaşımı ve özel bir hayat birikimiyle felsefesi olan Adil’e çiftliktekiler “Adil Baba” lakabını yakıştırmışlar, onu tıpkı bir baba gibi otorite olarak kabul etmişlerdir… Atlara hayvan denilmesinden hoşlanmayan ve onlara Tanrı’nın çok özel bir lütfu gözüyle bakan Adil Baba aynı zamanda Barış’ın babası Avukat Cemal’in de hemşerisidir… Barış’ın başlarda hiç anlaşamadığı bu kendine has garip kuralları olan otoriter adam, yavaş yavaş hem Barış’a atları öğretecek hem de onun dünyaya bakışını değiştirecektir…
Pelin
Pelin 21 yaşında, zengin bir ailenin kızıdır. Barış’ın okuduğu üniversiteye yatay geçişle gelmiştir. Daha geldiği ilk günlerde Barış’ın ilgisini çeken ve aklını başından alan Pelin ilk karşılaşmalarında Barış’a yüz vermese de hayat her ikisi için de yeni sürprizler hazırlamaktadır…
Aliço
Aliço yirmili yaşların başında, çiftlikte binici ve hoca yardımcısı olarak çalışan, kişisel hırsları olmayan, neşeli, yerinde duramayan tertemiz bir Anadolu çocuğudur. Bu kadar hareketli olduğu için çiftlikte her işe o koşar, kendisine verilen işlere burun kıvırmaz. Hayatta kimsesi yoktur, anne babasını bir trafik kazasında kaybetmiştir. Bu sebeple çiftlik ve orada yaşayanlar Aliço’nun tüm dünyasıdır. Bu kimsesizlik ve ona kucak açan bu sıcak insanlara sadık kalma duygusu Aliço’nun çiftlikten ayrılmasına da çiftlikteki büyük aşkı Feraye’ye açılmasına da engeldir
Feraye
Ahmet Hoca ve Pervin’in kızı, Bekir’in kız kardeşi olan 17 yaşındaki Feraye babasının işi sebebiyle hayatı at çiftliklerinde geçmiştir ve o da Gülşen gibi üniversite sınavı sonuçlarını beklemektedir.
Şirin, cıvıl cıvıl görünümü onu her ne kadar kompleksi olmayan bir genç kız gibi gösterse de onu cezbeden, ilgisini çeken her şey, ondan statü olarak hep biraz daha yukarıda olmuştur. Barış’ın çiftliğe gelişi onun için de hayatında yeni bir dönemin başlangıcı olacaktır…
Barış’ın yaşıtı olan Bekir çiftlikte binicilik hocası ve Adil Baba’nın sağ kolu olan Ahmet Hoca’nın oğludur… Ailesiyle birlikte çiftlikte yaşayan Bekir, babasının altında hoca yardımcısı olarak çalışmaktadır. Çiftlikler arası yarışmalarda da yarışmacı olarak çiftliği o temsil eder.
Bekir’in atlar ve binicilik konusundaki ilgi ve hırsını gören babası da onu kendi yerine ikinci adam olarak yetiştirmeye karar vermiş, Bekir’in iyi bir binici olabilmesi için elinden geleni yapmıştır. Hırsı ve kabiliyeti ile kendisini ispat eden Bekir kimsenin binmediği ya da binmekten korktuğu atlara binerek, cesareti ve gözüpekliği ile tanınır hale gelmiştir. İdeali bir gün emekliğe ayrıldığında babasının yerini almaktır…
Çiftlik çalışanı bir ailenin oğlu olmaktan ötürü aşağılık kompleksi olan Bekir, çiftliğe gelen iş adamlarını ya da kendisinden daha yüksek sosyal tabakada olanları ezmek, onlardan daha üstün olduğunu ispatlamak kaygısını taşır. Barış çiftliğe geldiğinde de komplekslerinin tamamı su üstüne çıkar. Ona göre Barış şanslı doğmuş biridir. Onun gibiler hep hazıra konar ve hak etmediği her şey onlarındır. Oysa Barış’ın en iyi bildiği şey çalışmak, çalışmak ve kazanmaktır… Hal böyle olunca Bekir ve Barış’ın arasında kıyasıya bir rekabet başlayacaktır…
Konu: Doludizgin Yillar 
Paz Ağus. 10 2008, 18:33
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
+
